ne yaparsan yap, bütün gün yaptığında sıkılırsın ama günün bi kısmını geçirmek için ismek'in kursları var, ilgini çeken bir branşta kursa devam edebilirsin. hem de bişeyler öğrenirsin.

Bir koro bulun. Türk müziği seviyorsanız derneklere takılın. Oralarda kendi dersiniz bitse bile diğerlerine girersiniz, muhabbet ortamı güzel olur, eve gidilmez bir türlü.

Hillside'a gel.Spor yaparsin.Aktivite filan da duzenliyorlar.Tenis,squash her bisi var.

bi bisiklet al ve bir bisikler topluluğuna katıl haftasonları hep turlar olur.

sevgili bul

basket oyna. masa tenisi oyna. bilardo oyna, üç bant.
bunlardan herhangi birini tüm haftasonu yapsam, zevkten ölürüm heralde.

sevgili bul +1

güney yarımkürede.

www.tarabyamevsim.com

taksimdeki manavlarda-nevizade civarı- muhtemelen vardır.

kuzukulağı
bulursan yeşil erik tadı alırsın hatta daha güzel.

markasını numarasını tam olarak söylersen internette satılan sitelerden fiyat verilebilir. ama lens satıcıları adamı ayakta şey yapar genelde (anladın sen). lensmarketde 55e satılan lensi bana "100 ama sana 80 olur yea" diyerek çakmaya çalıştı biri mesela.

nesi özel üretimmiş lenslerinin? markası ne lenslerin bir sor bakalim? lenste özel üretim diye bir şeyi ilk kez duydum 10 seneden fazladır lens kullanıyorum.

aşağıdan fiyat karşılaştırması yapabilirsin, , Acuvue Toric 74 lira mesela kutusu, Zeiss 100 lira ki onlar gunluk oldugu icin o kadar pahali, senin gözlükçü seni kazıklamaya çalışıyor sanki. göz doktorundan bc, çap vs değerlerini aldıysan gözlükçüden almana bile gerek yok buradan alabilirsin, ben ilk seferde kendi göz doktorumdan aldım lensi, sonrasında hep internetten aldım aynı doktora muayene olmama rağmen.
www.lensal.com

bausch & lomb lensin 1 kutusunu (6 adet) 40 tl'ye aldım 3 gün önce. Torik değil ama fikir açısından söyledim.

Neyle alakalı olduğuun tam bilmiyorum ama internette de gördüm "özel imalat" ibaresini. (kendi lensim için değil) Ya gözlükçü kazıklamasa bile internette daha ucuz olduğunu biliyorum, anlamlı bir fark var mı merak ediyorum. İlk defa aldığım için internete bulaşmayım dedim, yüzüme gözüme bulaştırabilirim.

Benim gözlerimin numaraları farklı, torik ve özel üretim. Bu üçü de fiyatı şişiriyor; bunu biliyorum. Yoksa ben de 1 kutu torik lensi 100'e alacaktım.

1 kutu FOCUS (6'lık) Normal 40-50 TL
1 kutu FOCUS (6'lık) Torik 80-90 TL

2 sini 120 liraya aldım.

oha demek istiyorum. ortaköy'de harbi optik'e gidin, iki paket acuvue torik istediğinizi ve numaralarınızı söyleyin. internette bulduğunuz en ucuz lensin üzerine yüzde yirmi indirim yapıyorlar, ödeyeceğiniz para da 150'yi imkanı yok aşmaz.

ekleme: diğer cevapları da okudum da, janavarorion'un 120 liraya aldığı kombinasyonun aynısını ben 108'e harbi optik'ten aldım.

@yarmasimo: çoğumuzun gözlerinin numaraları farklı o sorun değil. hala özel üretimin ne olduğunu anlamış değilim, gözlerinin BC değerleri vs standartların dışında falan mı?? Arkadaşın dediği gibi başka optikçilerden de fiyat al bence, 360 lira çok fazla 2 kutu lens için 300 lira falan olsa hadi bir derece.

Ben taşradayım :) Özel üretim olduğunu yine vurgulamak istiyorum arkadaşlar. ne menem bir şey bilen yok mu? Avrupa'dan bekliyorum şu anda lensleri

allanz numaralar farklı olunca iki kutu almak gerekiyor ya o yüzden fiyat 2'ye katlanıyor. 1 kutu alıp 3 ay kullanacağına, 2 kutuyu 6 ay kullanıyorsun.

Arkadaşlar şimdi bir siteye baktım özel üretim lensler göz sorunlarına göre üretiliyormuş. Ben gece körüyüm, ondan olsa gerek

yaw madem öyle bir durumun var kazıklanacaksın artık yapacak bir şey yok sorman bile hata:)) sonuçta gözlükçüler her zaman pahalıya satar bu bir gerçek onu demek istedi arkadaşlar. gece körlüğü için lens var mı bilmiyorum gerçi ama lensler gelince resimleri yollarsan anlarız özel mi yoksa internetten alınma mı :D

Gece körlüğü için lens olduğunu da hiç sanmıyorum ama. Tedavisi yok kesin olarak. Neyse gözükçüme sordum, cevap verme lütfunda bulunursa sizle paylaşırım.

valla renk körlüğü için lens var fakat gece körlüğü için olanı hayatımda ilk defa duydum.

böyle bir şey varsa bütün dünya gece körlüğünden kurtulur.

renk körü lensi 600 tl civarı

İki gözde de 8.5 üstü miyop ve 3 üstü astigmatım var..
Bausch& Lomb Softlens 66 Toric kullanıyorum..
Lensler Türkiyede yok, Amerikadan geliyor..
6 aylık iki kutuyu 150 liraya aldım www.lensmarketi.com üzeriden..
Aman diyorum böyle bir kazık sakın yemeyin, 360 lira neymiş ayıp, günah resmen..

@quaker: ben de 200'e alacaktım 2 kutuyu. (240'tan indirmiştim, daha doğrusu kadın indirdi) artık her ne sebeptense özel üretim olması 400'e çekti fiyatı, 360 yaparız dedi. yani normal şartlarda 50 lira fazla ödeyecektim sizden.
gece körlüğünden olduğunu sanmıyorum evet, ama fiyatı 2 katına çıkmışsa elzem bir gerekçesi vardır özel olarak üretilmesinin herhalde. artık hangi karın ağrısı problemimdense.

arkadaşlar reçetemin fotoğrafını göndereceğim. standart dışı bir değer varsa tanıyacak olan var mı? :)

yolla sen reçeteyi.

400 liradan 3 kere alsan (1,5 sene) 1200 TL para yapar...

bu paraya gidip KARTAL GÖZÜ ameliyatı olursun.

sürekli kullandığım www.lensmarket.com isimli sitede de uygun fiyata lens bulunabilir. deneme lenslerini ücretsiz yolluyorlardı bir aralar..

Gözlükçüme sordum "neden özel üretim?" diye. "çapı yüzünden, 8,3 özel" diye cevap verdi. Sözü sizlere bırakıyorum :)

Bu arada ben 6 ayda bir almayacağım. Dikkatli kullanımla süresi zaten uzayacak. Sorunum yazıları okuyamamak olduğu için de yazın almayacağım. Senede 1 kez yeter bana.

İnternetten BC değerlerimi araştırdım 8,3'ler pahalı ve yıllık oluyor. En yaklaşık değer 8,5 (aylık)

yıllık alma bence..aylık her zaman daha iyidir, özellikle de ilk kez lens takacaksan bakımı vs daha kolay aylık olunca. eğer takma çıkarmaya alışamazsan yıllık lensi heba etmiş olursun ama bir aylık lensi heba etsen bir problem olmaz mesela. sonuçta 6 aylık olacak bir kutuda.

BC değeri farkli olsa bile belirli lensler belli bir aralık için uygundur, mesela aşağıdaki lensle ilgili açıklamaları oku

"8.4 BC değeri hangi B.C değerlerini kapsar? -Acuvue Oasys özel yapısı sayesinde 8.3 ile 8.8 aralğındaki tüm B.C değerlerine uygundur."
www.lensal.com

Tabi astigmat lenslerde de böyle bir şey var mı bilmiyorum açıkcası, aynı lensin toric lensi de var ama..

teşekkürler. de madem o aralığı kapsıyor 8,3 niye bu kadar pahalı ve az üretiliyor. o zaman herkes 8,4 almaz mıydı? bir de ben toriklerde 8,5 aşağısını görmedim sanırım.
her neyse su asamada sipariş iptal edilemiyor, bu seferlik böyle olacak. sonra doktoruma soracağım kullanabiir miyim diye?
sağolun

shaggy veya lenny kravitz olmasın bahsettiğiniz adam? sırf tarife göre hareket ettim, bi araştırıp resimlere bakın onlardan biriyse bilinen şarkılarını yazayım

yok ya o kadar bilindik bi adam değildi.

sonunda olacak. iyi ki, elimdeki ekstra zamanla yeni hobiler geliştirdim, kedi yavrularıma saklanmak tırmanmak ve tırmalamak için pek çok yeri olan bir ev yapacağım. nasıl olduğunu sana bildiririm, ilk kez bu kadar büyük bir şey yapcağım.

er geç olacak o iş. şansım var ki bu kadar boş zamanım olduğu için yeni yeni hobilere merak sarıyorum, kediciklerim için içinde hoplayıp zıplayabilecekleri, saklanıp orayı burayı tırmalayabilecekleri bir sürü yer olan bir ev inşa edeceğim! bu işin sonunda ne olacağını sana da haber ederim, bu kadar büyük bir şey yapma konusunda bu benim için bir ilk olacak!


çikın transleyşın yapmadım, geyik çevirdim biraz ama anlamı tam veriyor olmalı.

devrim arabaları, kötü tohum(1963), hacivat ve karagöz neden öldürüldü.

soul kitchen, eşkıya, ağır roman.

kader, uzak, duvara karşı

natuk baytan'ın çektiği kemal sunal filmleri. (bkz: kemal sunal filmlerinde natuk baytan ekolü)

yavuz turgul'un çektiği şener şen filmleri.

yol, duvar,sürü. yani yılmaz güney filmleri. üstüne bir de fatih akın filmleri. sonra babam ve oğlum bir de. arkadaşının derdi türkiye'yi tanımak ise bir fikir verir bence.

bulutları beklerken
sen ne dilersen
kabadayı
cahil periler
ayrıca kimse kusura bakmasın ama: güneşi gördüm

iffet
gemide
barda

uzak

(gemide, ağır roman, fatih akın) +1

- gemidenin eşi "lalelide bir azize" nasıl unutulur.
- uçurtmayı vurmasınlar
- duvar (yılmaz güney)
- Düttürü dünya
- Züğürt Ağa
- Selamsız bandosu
- Gönül yarası
- Masumiyet
- Takva
- Muhsin Bey

Film değil belki ama
- otel odaları (belgesel)

(bkz: dokuz)
(bkz: kaç para kaç)
(bkz: yazı tura)

selvi boylum al yazmalım

Hayat Var
Sonbahar
Pandora'nın Kutusu
Kosmos
Yumurta- Süt- Bal

mekana göre değişir. normalde sormazlar ama yaşını belli ediyorsan sorarlar. rüşver belki tutar yakalanırsan.

20 yaşında gösteriyosan birşeyler yapılabilir.

yanında hatun varsa girersin, yani tabi 14 yaşında da göstermemen gerek

daha sakalın yoksa suratın parlıyosa almazlar. zaten ne işin var o halinle clubda bilmem nerede

çay bahçesine yavrucuğum...

bunu birisinin söylemesi lazımdı.

adam liseli beyler

kaç yaşında gösterdiğine bağlı. ben 88'liyim ve hala soruyorlar, artık iltifat olarak almaya başladım.

www.sinematurk.com

Maalesef o sitede yazmıyor.

amerikalıların daha az kurallı, daha pratik ve çoğunlukla daha hızlı konuşması, ingilizlerin daha köşesiz, çok çok daha kulağa hoş gelen bir telaffuza sahip oluşu. en azından bende böyle bunlar.

İngilizler daha çok ağızlarında bir şey varmış gibi konuşurlar.

en basitinden ingilizler kalın ünlüleri vurgulayarak konuşur, amerikalılar her şeyi eieieie diye yavşatarak ince ünlülerle konuşur.

@ mentirosa: kizgin patates

mesela ingilizler, kelime sonlarındaki r'leri neredeyse tam bir "a" olarak telaffuz ederler..

en bariz fark ingilizlerin r harflerini birçok yerde okumamasıdır.

dictionary.cambridge.org adresinde kelimeyi ingiliz ve amerikan aksanlarıyla okutabilirsiniz. fair, share, spare gibi kelimeleri dinlerseniz anlarsınız ne demek istediğimi.

aslında ingiliz ve amerikan dizilerinden birkaç bölüm izleseniz bunun gibi çok bariz farklar olduğunu görürsünüz zaten

buraya sorarak aklınızda pek de bir şey canlanmaz bence çünkü sonuçta konuyu tam olarak anlayamadığınızdan buraya sormuşsunuz. bunu örnekler ışığında incelerseniz daha rahat algılarsınız. meselağğ bir amerikan dizisi izleyin, ne bileyim bir sürü insan olsun içinde, mesela seinfeld. bir de ingiliz dizisi izleyin, yine insanlar günlük hayatlar falan olsun, aklıma ilk gelen footballers' wives. youtube'da birkaç video bulur izler anlarsınız zaten farklı.

ingilizcem yok denicek kadar az, fakat sanıyorumki şu bi zamanlar gazetelerin verdiği ingilizce kaset kitaplarından dolayı, 100 metreden ingiliz aksanını tanıyorum :D

ingilizlerde kendi içinde birsürü aksağan var, yaya yaya konuşuolar ne dio la bu diosun, ama bi amerikalıyla konuştuğunda ne kadar iyi ingilizce konuşuosun diebilio.

bide şu var: www.youtube.com

hangi amerikan aksanı diye de bi mesele var mesela. latinolar başka afro'lar başka beyazlar başka redneckler başka, hintliler tamamen başka bi de çinlisi japonu var. ama en basitinden biri ay kent der diğeri a' kant diyebilir. bunun iskoçu miskoçu da var ki hiç sorma.

en temizi, her ırkan insanların olduğu bir dizi izle. mesela oz'u izle.

fuck gibi bir kelimeden dahi anlaşılabiliyor bazen.

amarikanlar bizim bildiğimiz şeklinde fak diye okurken ingilizler genelde fok'a benzer bir şekilde okur. ağızlarını genelde yuvarlak kullanırlar, o yüzden r gibi ağzın azıcık açıldığı sesleri yutarlar.

Miyavlıyorsa Amerikalıdır. Çok miyavlıyorsa güney eyaletlerindendir. Hiçbir şey anlaşılmıyorsa İskoç veya Gallidir.

amigo?

planters?

o dediğinin adı "gold fıstık ezmesi". hala da vardır kendisi ama her market satmaz. aklına gelen her farklı markete bakmak gerek bir de bazı şarküterilerde bulunuyor.

tam adı da (bkz: polmak gold kremfıstık) bimlerde var.

gold kremfıstık

İki çeşidi var piyasada, biri ballı,diğeri sade. Eskiden BİM Market satardı,fakat şuan Groseri'lerde mevcut... geçen ay denk geldim ve nasıl sevindiğimi anlatamam.

Dün de ŞOK markette çakmasını gördüm. Biraz fazla yağlı yapmışlar, ama tadı neredeyse yakalamışlar.

(bkz: serenade) ?

steve miller band-serenade

rage against the machine - wake up?

daha niye ağzına laf veriyolar. :D herkesin söyleyecek bişileri olduğuna inandıkları için olabilir mi? evet bu düşüncede başka insanlar var :D

hadi tamam yazıyı geçtim. "kemalist diktanın, vesayetin, militarizmin" olduğunu düşünen bir kesim var. tamam. yazı, tüm zaman gazetesi yazıları gibi basmakalıp. ayrıca birçok insandan bizzat duydum. tarih hocam yıllarca aynı şeyi anlattı.

ama başlık! yahu adam resmen fanatik.

başlıktaki cümleyi en fazla yaşlı teyzelerden duymuşumdur. "ah yavrım! negzel kapalı gadın"
hakim olmak ne!

şeriat gelicek dese inanacak mıyız?

spinapubica nerde gösterdi?

www.eksisozluk.com

yanlış olmuş.

kapalı kadınlar neden hakim olmasınlar olmalarını savunmuyorum ama neden olmamaları gerektiğini merak ettim sadece.

adam eğleniyor. sen de o altına yazan 100 kişiden birisin ciddiye aldığın için. fake olduğunu bilsen de, bilmesen de. hem kimin umurunda fake'miş, değilmiş.. amaan neleri takıyosunuz ya. ifade özgürlüğü diye bir şey var.

@deliklimasrafa disiplin ve saygı kalmaz. biri başını örter, biri 2 metre sakal bırakır, biri donla gelir. herkes özgür olamaz, o özgürlük çarpar sağa sola.

gugil tranzleyti denediniz mi? fikir vermesi açısından.

translate.google.com

yağızcan sen misin lan :)

İngilizce'deki perfect tense gibi özelleşmiş bir zaman Fransızca'da yoktur. Genellikle onun yerine passé composé kullanılır. Verdiğiniz cümle şu şekilde çevrilebilir:

On a dicuté seulement sur ce problème (ou cette publication), jusqu'ici

"être en train de" kalıbı formal değildir, günlük dilde kullanılır. Eğer ki resmi bir yazı yazacaksanız présent'ı tercih etmelisiniz.

present continuous ve present simple fransızcada tek "temps" ile ifade edilir, adı da présent. en train de kalıbı daha çok "informel" durumlarda ve konuşma dilinde kullanılır.

fransızcada present perfect tense'i tam olarak karşılayan bir "temps" bulunmuyor. iki adet düz geçmiş zaman formu var, edebi olan ve günlük hayatta pek bir işe yaramayan passé simple'i bir kenara atarsak passe composé için hem past simple'ı hem de present perfect'i karşılıyor diyebiliriz.

jusqu'a maintenant on a discuté seulement de ce probleme.

(bkz: open relationship)
?

sevgilin olarak gördüğün kişi senin kimle ne bok yediğine karışmıyor. sen de ona karışmıyorsun. kıskanmam dersen rahat iş. biraz da karşındakine bağlı tabii. mesela ben 3 günlüğüne denedim, pek tutmadı..

biri var ama ara vermiş, başka biri ile mutlu olursa eskiyi kapatacak, değilse tekrar deneyebilir, hesabı.
Türkiye'de yok bu ilişki çeşidinden. bakma sen, facebook'da falan yazıyor bazıları. ama bu tür buralarda yok. var diyen, bunu gitsin mahalle kahvesinde anlatsın. ne ağız ne burun kalır afedersin.

kimin eli kimin şeyinde belli değil, kim kime dum duma vb. gibi türkçeleştirebiliriz.

i've been mistreated en doğru cevabı vermiş.

koy göte rahman ilişkisi

bir ilişkim var ama tekliflere de açığım demek.

battlefield olmalı

(bkz: battlefield 1942)
(bkz: battlefield vietnam)

*Oyun sadece çölde geçiyor ve oyuna başlarken tank hel. yada asker seçeneklerinden birini seçiyorsunuz

tam hatırlayamadım ama belki operation flashpoint olabilir?

delta force?

www.adobe.com

kanka bu program 1gb diyor niye bu kadar buyuk bir program?

photoshop dedigin şey o kadar büyük bi program zaten.

paint de var, hem pek fazla bir yer de kaplamıyor, tavsiye ederim...

biz daha yakmadık valla, izmirdeyiz gerçi etkisi olabilir.

ben yakmadım valla.hiçte üsümüyorum.

beşiktaş iyice soğuk artık ama ev biraz daha da soğusun da öyle yakalım diye dayanma noktamızı ölçmeye çalışıyoruz işte. 4-5 derece daha insin yakarız herhalde.

akdeniz yanıyor. geceleri soğuk biraz ama ısıtmaya gerek yok hala.

kombineleri yaktiniz mi diye okuyorum sabahtan beri.. dedim millet de ciddi ciddi cevap yaziyor..

soruna cevap vereyim bari: ben yurtta kaliyorum burada da kaloriferler yanmadi henuz.. ama usuyoruz reis..

yakmadık ama bi kat daha kalın giyiniyoruz

biz yaktık.

Eskişehirdeyim, merkezi sistem ısıtma var ama yanmıyor henüz. Elektrik sobasını yaktım ben de, kesinlikle üşüyoruz reis.

haftasonu kar geliyormuş kar gelmeden yakmam aga.

ankara'da dün değil önceki gece açmıştık. dün iyiydi, şimdi yine açıcam. bu ne lan, götümüz donuyo.

Ankara'da merkezi sistem ayın 15inde acılcakmış.sanki hersey sistemine gore yuruyomuş gibi.neyse,donuyoruz yani.

ankara'da 3 gecedir açık kombi.

ben battaniyenin gucune inandim.

başakşehir donar tabi, bu sıralar normaldir heralde

ben hala kapı, pencere açık oturuyorum. ama bir serinlik var, yalan değil.

istanbul için erken.

bizim apartman merkezi sistem hala yakmadılar. donarak ölücez evde kürkle dolaşıyoruz resmen.

- bi haftadır çorapla yatıyorduk, bu gece açtık hafiften.

sezercik yavrum benim, küçükçekmece, istanbul.

bu dediğiniz hayattan sıkılana kadar hayır, çalışmazdım. ama zaman geçirebilmek için insan bir şeylerle meşgul olmak zorunda ve kimi şeylere ulaşabilmek için bu dediğiniz para da yetersiz kalabiliyor. belki bu para için, belki de sıkıntımı giderebilmek için çalışmaya başlardım herhalde. ha, tabii ki bana zevk verecek olduğundan emin olduğum bir iş olurdu bu.

O parayla yolculuğumu kolaylaştırarak çalışmaya devam ederdim.

neden soruyorsun? böyle bir imkanının oluğu için mi yoksa fantazya mı?

ve filmi var biraz yakın, (bkz: about a boy)

kitap aslında.

ben çalışmazdım abi, bıkmışım zaten çalışmaktan. haa o boşluk hissi olur tabii ama onu hissetmemek için illa çalışmak zorunda değilsin. paso seyehat edebilirsin. ufak hedefler belirleyip yapabilirsin. uğraşı kesinlikle iş olmak zorunda değil.

sadece aptalların canı sıkılır. dünyada yapılabilecek o kadar çok şey var ki. zamanı ve parası olan birinin bunların tadını çıkartmak yerine çalışması bence sadece aptallıktır. vatan, millet, fayda, istihdam bence hepsi hikaye. o imkanlarla öyle bir hayat yaşarım ki ibret-i alem olur. tabii kastım aptal gece eğlencesi, sosyete vs değil.

Tüm işi gücü bırakıp ömrümün geri kalanını dünyayı gezerek geçirirdim. Hedefim tüm avrupa ve amerika şehirlerini gezmek olurdu.

o kadar param olsa çalışmazdım, bişeyler üretmek için sabah 6 akşam 9 mesai yapmaya gerek yok. iyi hissetmek için illa ki para kazanmaya da gerek yok. hobilerimle ilgilenirdim, ilgi duyduğum alanlarda kendimi geliştirmeye çalışırdım vs. bundan sıkılacağımı da sanmıyorum. o kadar paran varsa çalışarak ömrümü çürütmeye gerek yok bence.

dünya turu yapardım önce. sonra beğendiğim yerlerde sıkıana kadar yaşardm. bir yerde sıkılınca başka bir yere. bu şekilde zaten bir ömür geçer.

örnek için veriyorum,
www.travelphant.com
www.adelto.co.uk
blog.hotelclub.com
11 farklı yer var burda, her birine 2 hafta ayırsan yılın yarısı gitti, mesela fotoğraf çekmeyi öğrenirim buralara gitmeden, her seyahatten sonra 1 hafta fotoğraflarla uğraşırım. bunu yapabilmek yerine her sabah 7'de kalkıp, traş olup, kravat seçip, trafik çekip, saatlerce ömrümü feda etmek bence sadece aptallıktır. daha fazla konuşursam ağlıycam, üstüme gelmeyin lütfen:)

öncelikle ayda 4-5 bin lira çok büyük bir para değil.

kişişel karakterine göre değişik senaryolar mümkün. çalışmayı seven biri bu parayı biraz biriktirip bir iş kurup yoluna daha hızlı devam eder.

tembel biri her ay gelen parayı yer yan gelir yatar.

açgözlü biri bu azcık para sayesinde hayattaki imkanları zenginlikleri lüksü görür çok daha fazlasını ister hayal eder.

vs. vs.

@letranger
yok be ustad nerdeeee,ben de dırsek curutengıllerdenım,bugun ogle arasında yemekte arkadaslarla tartıstık da,koclardan boynerlerden fln acıldı muhabbet sonra bu konu uzerıne hararetlı bı tartısmaya donustu,bızım masadakı 10 kısıden 8ı anında ıstıfacı :) dıger 2sıne de bu duyurudakılerı okutmayı dusunuyorum,cok guzel cevaplar gelıyor ;)

eğer herkes çalışmamayı düşünseydi kapitalist düzen bozulup gitmişti şimdiye. yani ne ipod kalmıştı ne de microsoft. insan açgözlüdür asla azla yetinmez. birkaç ay içinde o para seni tatmin etmemeye başlar. ferrari istersin, uzaya gitmem lazım dersin, uçak almak istersin...

ben o parayla asla yetinemem sanırım. ayrıca işimi gerçekten çok seviyorum. işimde yeterli başarıya ulaşmadan rahat edemem. o kadar para geçse elime batarsam ne olur korkusuna kapılmadan kendi işimi kurardım.

bu arada tikleri unutmayalım lütfen.

sadece çalışmam diyenlerin cevaplarını tikle, mesailer sınıfta kalsın. bu ne abi herkes emekçi oluş. 3-5 kuruş için bir ömür heba edip, başkalarına para kazandırmak mıdır hayatın amacı?

kendi işini yapardım, hem yaptığım işten daha çok zevk alırdım, hem de iş muhabbetine dünyayı bilem gezerdim..

hobi olarak calisirdim belki evimden.. bana ayda 4-5 bin lira vermek isteyen varsa mesaj atabilir..

insan kafayı yer çalışmadan yau

çalışırdım ama:

- kimsenin emri altında olmayacağım
- zevkle ve sıkılmadan yapabileceğim
- her an değiştirebileceğim
- istediğim zaman yapabileceğim

bir iş olur...

sizin sorduğunuz veya "milli piyangoda büyük ikramiye size çıksa napardınız?" gibi soruların cevaplarını vermek insanın psikolojisini rahatlatıyor olsa gerek.

"sabah 9, akşam 18 sonra başka mecburiyetler sıkışıp kaldık. sırf yeme, içme, barınmanın bedeli bu kadar ağır olmamalı. hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz. bir ömür karşılığı, bir ömür yani"

en son verilen ukte en üstte olur. tarih sırası yani.

tarih sırasına göre.

göremiyorsun. niye görebilesin ki? başlık açıp içini doldurmaya üşenen herkes, ipini koparan ukte girer öyle bir şey olursa. yine de itü sözlük'te bu konuda değişik ve bence güzel bir çalışma var.

her yazarın ilk verdiği(en eski olan) ukte görülür ukte butonundaki frame'de. birden fazla ukten varsa o yüzden göremiyorsun.

nihat genç

@maden suyu
@wishes
özellikle wishes
bu isimlere nerden ve nasıl ulaşabileceğimi pm atar mısınız?

metin münir

Ruşen Çakır'ı unutursan eksik olur...
www.rusencakir.com

konu "sermaye yapisi" olunca daha cok gazete sahiplerini ilgilendiriyor. kose yazarlari, hele sizin belirttiginiz "ust duzey" tabir edilen bazi isimler hali hazirda buyuk medya kuruluslarinda gorev yaptiklari icin cok net konusmazlar. doktora tezi olsa belki biraz daha sicak yaklasirlar ama yuksek lisans tezinde ertugrul ozkok, fatih altayli gibi isimlere ulasmak cok zordur, ulasmaya calismak bile epeyce zamaninizi alir.

benim onerim ozellikle milliyet-hurriyet-cumhuriyet gazetelerinin 1980'lerde gecirdigi degisimleri konu alan erol simavi, ali naci karacan, nezih neyzi, hasan cemal gibi kisilerce kaleme alinmis kitaplari okumaniz. (zaten okuduysaniz harika) soylesi icin bagimsiz gazetecileri ya da buyuk gazetelerin prestij yazarlarini secin. emin colasan ve bekir coskun olabilir. ayrica hem ekonomist hem de hoca oldugundan gungor uras saglikli bilgiler verebilir. istanbul ticaret universitesi'nden ates vuran hoca da o donemi iyi bilir. milliyet'ten melih asik'la da dobra dobra konusmaniz mumkun. butun bu isimlere gazetelerden, okullardan ulasirsiniz. bir de kucuk bir not, objektiflik acisindan her egilimden en az bir gazete ornegi vermeye ve gazetecileri de bu olcute gore secmeye dikkat edin. kolay gelsin.

mehmet barlası unutma.cidden bak

bi ertuğrul kürkçü (bianet'in sahibi) alayından daha sağlam analiz eder medyanın son 30 yılını. 30 yıl önce basındı (cağaloğlu, babıali) şimdi medya oldu (güneşli, bağcılar) bu güzel bi giriş oldu mesela. evet evet, ertuğrul kürkçü!

@dogumdansancili

...
•Hakan Akpınar
•Hakan Albayrak
•Mümtaz’er Türköne
•Ertuğrul Kürkçü
•Murat Belge
...

var yani listede

akademisyenlere de danismak lazim. Bilgi Uni'den Halil Nalcaoglu ve Erkan Saka'yi tavsiye ederim. Pisman olmazsin. Cok da yardimci olurlar sana.

bizzat sermaye kismina da ulasmaya calisabilirsiniz.
aydin dogan?

@nazenin
ah keşke... ulaşmaya çalışıyorum ama ulaşabilir miyim ki???

ispanyolca kesinlikle. dünyada en çok konuşulan 2. dil yamulmuyorsam.

ivit ama ticarette geçer. Teknikte almança..

aslında hiç yapmak istemezdim ama,

(bkz: vücut dili)

işaret dili ogrenmesi kolaysa ogrenin cepte bulunsun

fr iyidir güzeldir. sadece kariyer imkanı için sormuyormuşsunuz o halde bence banko fr.

Arkadaslar iki secenekten yola çıkarak cevap verirsek çok mutlu olucam.Sonuçta herkes kafasına göre bi dil yazabilir buraya.

ispanyolca ile italyanca ve portekizceyi de hafiften kapmış olursun. yine de iş için tercihim fransızca olurdu.

ticari veya ihracat gibi bir durum varsa ispanyolca ve çince'yi tavsiye ederim.

java, c#, .net

Kimsiniz, nesiniz, nelere ilgi duyarsınız, kariyer planınız ne? Bunları bilmeden ne desek boş.

(bkz: parseltongue)

İspanyolca.

fransızcanın fonetiği ban açok zor ve açıkçası çirkin geliyor. Telafuzu da zor gibi . Ayrıca fransız ev arkadaşımız ardında bir not bırakıp aybaşına üç gün kala evi terkettiği için ayrıca bir uyuzum.
İspanyolca çok yaygın, birsürü insanla anlaşabilirsin. ayrıca sondan eklemeli, daha kolay öğrenebilirsin.

10 entry girmen lazım sanırım. dikkatli gir beğenilmezse uçurabiliyorlar.

lanet kalktığında mı onay birimine alınacak?

hayir.

nick altı babasının tarlası değil, o yüzden olmaz, cık.

bir ara travis and tyler durden başlığı bomboştu gibi hatırlıyorum ben ama. zamanında burada da sormuştum hatta ben. belki de ben yanlış başlığa bakmıştım bilemeyeceğim.

italyan liseleri dışında italyanca veren okul duymadım. ek dil olarak genelde almanca ya da fransızca oluyor. zaten dil sınavına da italyancadan girme şansın yok. ing, fra ya da alm oluyor sınav.ama italyan dili ve edebiyatı kazanırsan orda sıfırdan öğretiyolar dili ztn. yani lisede öğrenip gitmen gerekmiyor.

@babooshka tam anlamdım italyanca okuyup sınava girmemin hiç bi yolu yok mu? italyan dili ve edebiyatı kazanmak için mesela ingilizce okuyup öss'de ingilizcede mi başarılı olmam gerekiyor?

lisede italyanca görsen bile sınava ingilizce fransızca ya da almancadan girmek zorundasın. başka dillerde yds yok. ayrıca devlet lisesinde italyanca biraz zor görünüyor, özel liselerden yana kullanmak zorunda kalabilirsin tercihini.

evet italyan dili edb. girmek için ingilizceden veya belirtildiyse diğer dillerden girmen gerekiyor.

ya özel lise gibi bi durum yok benim için istanbulda bulamazmıyım italyanca ders veren anadolu lisesi?

hocam lise sona geçmişsin, okulu değiştirsen de vermen gereken zibilyon tane ders çıkacak, artı adamlar 3 yıl görmüş sen hiç görmemiş durumdasın. önceki yılların yabancı dil sınavı sorularını bi incele, şuanki seviyenle ortalama bişiler yapabiliyosan az kastır sınava kadar, sınava ordan gir. ya da lise bittikten sonra 1 yıl ona yönelik çalış gir.

senin dediğin olayı ben şimdi yaptım, 10. sınıfı bitirdim 11'e geçmeden sayısaldan yabancıdile geçtim.

@hjarteblod geçen sene yoklamıştım biraz tek eksiğim grammar o da biraz çalışsam olcak gibi. hiç kasmadan aynı bölümde dile mi gireyim diyosun? ing. dışında hangi dersler olucak? tarih edebiyat filan berbat benim çünkü onun derslerini görmem lazım.

karne ortalaman 4 falan olacak kadar çalış şuanki derslerine, boşlama yani, bunun yanında ingilizce fransızca ya da almanca'dan birine yönelik çalış, aban. ilk sınavı garanti geçersin zaten sayısalsın hem, 2. sınavda da çalıştığın yabancı dilden yardırırsın, girersin italyanca dili edebiyatına.

hem olmayan dersleri hem de olup ders saati farkı 1'den fazla olan dersleri vermek zorundasın. ben bile 3 ders vericem şimdi (dil ve anlatım, fransızca, ingilizce), bir de lise 3'teki dersleri vermen gerekir senin herhalde. mevzuatta yazmadığı için bilemiyorum tabi tam ama garanti 3-5 ders vericeksin. karşılaştırabilirsin derslerini ve ders saatlerini, bazı liselerin sitesinde yazar bölümlere-sınıflara göre ders saatleri.
ama dediğim gibi hiç kasma yeni okul meni okul, son sene çünkü, zaten mayıstan sonra boşalır sınıflar öss möss ayağına. ders vermeye kasıp dil çalışmaya zaman ayıramazsan diye korkuyorum, ben senin iyiliğin için.

ters sarıyor olma?

öbür taraftan sar

ha bi de tavsiye

arap kağıdı ocb'nin eline veriyo fiyat performans bakımından. yapışkanı olmadığından iki kere yalıyosun falan ama denemeye değer.

yok ya ters değil. denedim her türlü sinirden gülüyorum ya şu an : ))

of ya. çöp oldu koskoca ocb

son 3-4 aydır mavi ocb'ler yapışmıyor. bir saçmalık var. ziyan etmek istemiyorum diyorsan, yapışkanını yırtıp, sarabilirsin. ama en sağlamı arap kağıdıdır tabii ki. bence de arap kağıdı kullanmaya başlamalısın.

heh iyi tek yaşayan ben değilmişim. artık nabalım araba dönüces.

hayvanı vurur bitkiyi de koparırım. cidden pis bir ayrım yahu!

o bitkiyi yemezse ölecek hastalığı yoksa hayvana öşt derdim. varsa yesin.

hayvan ve/veya bitki için neslinin devamı için özel bir ortam/tesise sahip değilsem afiyet olsun derim hayvana.

çok saçma bir soru. eğer müdahale mesafesinde değilsen bi bok yapamazsın, hayvan otu yer.

ayrıca nesil tükenme durumu insan eliyle olmadıktan sonra doğanın işleyişine karışmamak lazım bence. hayvan o otu yiyorsa vardır bir bildiği.

ha bu iş yellowstone parkında oluyorsa iki canlıyı aynı ortama koyan mallar düşünsün.

yukarıda mudahale mesefesiyle ilgili falan bişey mi soylenmiş? ne alakası var?

ekosistem gereği zaten o hayvanın o bitkiyi yemesi gerekiyor. hani üçgen felan var ya.

hayvan ille o bitkiyi yiyerek hayatta kalıyorsa zaten yemesi gerekir, varsın yesin. müdahale falan bunlar yanlış şeyler.

yesin, büyüsün, çiftleşsin ki soyunu sürdürsün. o bitkinin tohumunun hayvanın dışkısında, toprakta hayat bulma ihtimali vardır belki hem. böylelikle bitkiyi kurtarırız belki. olur olur.

insanlığımdan utanırım.

hayvan sadece o bitkiyi yiyerek yaşıyorsa eğer zaten bir müddet sonra bitkinin nesli tükettiğinde hayvan da ölecektir.

hayvan her türlü ölüyor yani. o yüzden vururum hayvanı.

la hayvanın tek beslenebildiği bitki o mu? e oysa da zaten bitki gidince hayvan da gidicek. bari hayvanı vuralım ki yaşasın bitki bir kazancımız olsun. ama yok bitki çirkin bir bitkiyse hiç acımam sıkarım topuklarına!!11!bir!

ya da ne biliyim o btki yüzünden deli gibi böcek türüyorsa, hayvan da böcek düşmanı bir hayvansa alırım o hayvanı koynumda beslerim, gerekirse üremesine yardımcı olurum(?!)

yahu arkadaşlar işte değişkenler sabit. kasmayın bu kadar. hayvan yerse bitecek bitki. yemezse de o ölücek.

şey gibi 50 çıplak zenci var elinde tek mermilik bir silah çıkışı olmayan bir odada annenle yalnızsın hanginizi vurursun sorusuna annemle kafalarımızı birleştirir ikimizi aynı anda öldürürüm gibi bir cevap bu. ölümyor arkadaşım değişkenler sabit! odanın da çıkışı yok. aynı anda 5 zenciyi de vurmaıyorsun, dövemiyorsun da zencileri, duvarı da yıkamıyorsun olmuyor işte ol-mu-yoo

avcı av ilişkisi, avcı popülasyonu artar maksimuma ulaşır ancak av azaldığı için avcı popülasyonu azalmaya başlar, avcı min.ken av max olur böyle böyle gider :)
bence burda ikisi de gidici, survival of the fittest.

bitkinin nesli tükenir mi hakkaten. alırsın çekirdeğinden, kökünden, neyse artık, ekersin, yapraklarını da verirsin pandaya, karnı doyar.

hayvanın sadece o bıtkıyı yıyerek yaşadıgını varsayarak cevaplıyorum

aklıma şöyle bışey geldı; sıncaplar cevız, fındık, fıstık yer bıldıgınız gıbı. bu hayvancıklar bazen agaçlardan yemışlerı toplayıp "sonra yerım" hesabı gömüyomuş, sonra da gömdüklerı yerı unuttuklarından o bölgede gömdüklerı yemışler fılızlenıp agaç oluyormuş.

ya böyle bı ılışkı varsa bu hayvanla bıtkı arasında? hem çogu otçul hayvan bıtkının bır bölumunu yer, en azından kökünü bırakır.

bı de bence o bıtkının neslının tukenmesı ıçın ya çok saglam ıklım degışıklıgı, çevre kırlılıgı lazım ya da o bıtkının döllenmesını saglayan koşulların yetersız olması lazım.

zaten neslı tükenmekte olan bır hayvan türü, ekolojık sıstemde başka bır türü yokedecek kadar güçlü olamaz sanırım.

yahu en kolayı gelın o bıtkıyı laboratuar ortamında yetıştırelım, çogaltalım. hayvana da ıhtıyacı kadarını verelım onu da çıftleştırelım olay tatlıya baglansın kavga çıkmasın.

tuzak mail. cevirmeye bile degmez... dolandirmak istiyorlar... sil, gitsin.

satılık bir eviniz yok ise bu mail spam

nijeryalı bir politikacı evini satn almak istiyor. iyi para veririm hesap numaranı gönder demiş. kaçırma bence bu fırsatı.

(bkz: nigerian money scam)

Baush&lomb purevision kullanıyorum uzun süredir.Çok memnunum.

Edit: siparişinizi telefon ya da mailla teyit ederseniz lensal.com da hiçbir problem yaşamazsınız.

acuvue oasys kontakt ve acuvue advance toric kullanıyorum. kontakt olandan memnunum ama toric'e fazla alışabildiğim söylenemez. miyop olduğunuza göre siz de kontakt kullanacaksınız demek ki.

lensal'ı hiç kullanmadım, lensmarket kullandım ve memnun kaldım.

2 yıldır acuvue oasys kullanıyorum. daha önce farklı lensler denemiştim ama en çok memnun kaldığım bu. tavsiye ederim.

oasys şahane.

herkeste farklı sonuçlar görülebilir. şöyle:

ben yıllarır acuvue kullanıyorum. denemek için oasys aldım ve hayatımda ilk kez gözlerim inanılmaz derecede kızardı. lensten kaynaklandığını biraz geç anladım. kullanmayı bırakınca iki gün sonra düzeldi. o yüzden hala acuvue kullanıyorum

yıllar boyunca acuve advanced kullandım sorun yaşamadım. oasys gözümün etrafının pul pul dökülmesine sebep oldu, kullanmayı bırakıyorum 2 güne geçiyor, kullanmaya başlıyorum gene pul pul oluyor gözüm..

her gözde farklı yani:)

ben de miyopum. johnson&johnson acuvue oasys kullanıyorum ilk çıktığı zamandan beri. çok memnunum.
baush&lomb dan uzak dur derim. kesinlikle johnson&johnson ın kalitesine yaklaşamaz.
lensmarket.com un çok uygun kampanyaları oluyor. daha yeni aldım. 4 kutusu 3 kutu fiyatına birde yanında solüsyon + makyaj çantası + krem hediyesi vardı. kaçırma derim...

doktora görünmeyi denedin mi?

çook şey anlatmışsın.cümleler dilbilgisel ve semantik olarak doğru.aynı şeyi 2 defa yazmamışsın ki bu da unutkan olmadığının bi işareti..yani zekan filan gerilemiyor.

bu halin son 4-5 senedir stabilse bence artık silkin ve kendine gel.dibe mi vuracaksın,kazık mı yiyeceksin,canın mı yanacak,nasıl olacaksa..ama dibe vurmadan çıkmayacaksın..bu da bu halinden sıkılmanı gerektirir.kendinde sıkılmadığın sürece kendini iyileştiremezsin.diyorsan ki yapamam,o zaman profesyonel destek al.diyorsan ki,gidemem öyle psikoloğa falan,önce kendi abidik gubidik dahi olsa bir amaç belirle.ona ulaşmaya çalış..ot bok farketmez.hobi edin..ama boş ve kendi kendine kalma.zekan gerilemiyor.unutmuyorsun.sadece hiçbirşeyin senin için önemi yok hepsi bu..
bu duruma gelmeni sağlayacak geçmişte kötü bir yaşantın var ise tabi bilemem.(illa ki olmuştur bişiler)
ulan hiçte sevmem bu lafı,eskiden duymaya katlanamzadım ama hakikaten doğru : " keşke şimdi 20 yaşımda olsaydım..hayatın başlangıcı..neler yapardım beeh"

yalnız biri misin? arkadaş çevren ne alemde? belki ailenin varlığı haricinde seni hayata bağlayan veya bağlayabileceğini düşündüğün ama ulaşamadığın şeyler var mı?

civarınızdaki insanlardan, zihinsel anlamda bariz daha üstün oldugunuzu dusunuyorsunuz sanırım.
doğru mudur?

büyüyorsun, hepimizin zekâsı ve hafızası zayıflıyor.

kafanda çok önemli başka sorunlar varsa (aile, ekonomik, psikolojik, aşk hayatı) filan onlar yüzünden hayattan kopuyor olabilirsin titreyip kendine gelmen lazım. onun dışında zeka beyin hafıza işleri için sana önerim.
eczaneden b12 vitamini al düzenli iç.
bol yumurta ye tercihen köy tavuğu veya doğal besi
karaciğer ye.
balık yağı al her gün 1 çorba kaşığı iç.
beyaz şeker beyaz un u hayatından çıkar.

b vitamini eksikliği. kan testi yaptır. ayda bir iğne vurdur.

nua(ğğ) parantez içi vurgusuz

ha düşündüm de komik böylesi. eğer fransızlarla konuşmuyorsan nuğar, nuar falan de millet anlar zaten.

tinyurl.com

"oi" kısmını "ua" yapın, puantiye der gibi... nuar derken, u ile a arası keskin olmasın, tuvalet'teki (toilette) gibi. hafiften v varmış gibi.

amma da uzattım :)

nua

eyvollee cemaat

aynen öyle. girdiğiniz entriler beğenilmemiş. geçmiş olsun.

peki sözlüğe hiç bir türlü giremiyorum yani bakmak için bile o neden acaba.

çünkü şifremi hatırla durumundasın ve direkt bu geliyor sözlüğe girerken
tüm çerezlerini ve geçmişi sil
tekrar dene...
bu arada geçmiş olsun uçurulmuşsun sözlükten

cookie'lerinizi-kayıtlı şifrelerinizi silin. muhtemelen otomatik olarak yazar girişi yaptığınız için hesabınız silinince sözlüğe yazar hesabından ancak bu şekilde giriş yapabiliyorsunuz.

yeni versiyonu bu ya, bu kadar celallenmene gerek yoktu. hakikaten mavi tema işini ben de beceremedim. yıldız da artık solda değil sağda. anasayfa kutucuğunu hiç kullanmadığımdan ondan haberim yok valla. ya bu dediklerin de sinirlendirecek değişiklikler olsa, telaş yapma :)

windows pencere rengini mavi yapmaya çalış bir
benimki de güncel fakat yıldız yine sağda

alısmıs kudurmustan beterdir derler ya. görünümü hoştu be.tühh.neyse artık buna da alısıcagız demek ki.alısmak sevmekten daha zor geliyorrrrr. tesekkurler bu arada ıyı geceler hem de.

tools.google.com
Buradan beğendiğinizi seçip, Uygula diyorsunuz...
Mavi temadan kurtuluyorsunuz..

evet çare bu."ahmeti gizle"..onun da bundan haberi olmaz.ben de yaptım çoğuna bunu :)

oha be arkadaşım. bu ahmet'in senin onu gizlediğini öğrenmesi seni ne sıkıntılara sokmuş böyle. hide ahmet'e tıkla, korkma bir şey olmayacak. ben listemin yarısına yaptım bunu.

yahu cümleten teşekkür ederim. kaç gündür sinir kaynağı olmuştu bana. gizledim, rahatladım, kontrol etmek için anasayfaya baktım, harbiden hiçbir şey yok. yeminle rahatladım:) hayır arkadaş insan bir yaştan sonra lise algısına dönünce vicıt da yadırgıyor, olmuyor yani:)
çok çok teşekkürler yeniden:)

@esrefoldu: evet senin dediğin başka birşeymiş:) sırf daha afili duruyor diye ilk senin dediğini yapayım dedim. daha bir ciddi geldi:) ama yok, ordan bildirimler engellenmiyor:)

ege, izmir.

iç ege

bence herkes boyle kisaltabiliyor. samimi kisilerle konusurken ozellikle.

j tusuna basip bir keyword girince ona uygun medyalari getiriyor olmali.

ortam kitaplığı diye bi olay varmış itunesten aktardım bütün şarkıları hepsi gözüküyo sanatçıya albüme göre sıralayabiliyorum, sonra ordan playlist e ittirip ittirip dinliyorum çok güzel oldu. bide smart playlist gibi bişey olsa tam olacakmış.

öncelikle itunes kabaca ay-tuns diye okunuyor. geçenlerde orda burda dolaşırken profiline denk geldiğimi düşündüğüm steam'i de sıteam diye okumuyorsundur umarım :)

winamp'ta listeyi sıralamak için misc butonundan sort list seçeneklerini kullan. dosya ismine, konumuna ve tag'ine göre sıralar şarkıları. j de arama tuşu işte. hangi mp3 playerda rahat ediyorsan onu kullan. kimse sana i tunes kullan demez merak etme.

@i ve been mistreated steam'ı da yazıldığı gibi okuyorum :). küçükken yapışmış bi kere kaldı öyle. microsoft'u da mikrosoft diye okurum mesela. adobe de öyle.

yol yakınken geri dön bence, henüz gençsin :) öğren, bunları düzgün telaffuz etmek cidden lazım ilerde sana. sırf bunları değil pek çok kelimeyi tabii ki. üniversitede ukala hocalar, çok bilmiş tipler fena dalga geçerler bak. sıteam diye yapışır üzerine :O

@i ve been mistreated çok bilmiş tiplerle işim olmaz dalga geçsin onlar ama hocalarla da uğraşılmaz. ingilizce konuşurken normal telaffuz ediyorum ama türkçe konuşurken bu kelimeleri yazıldığı gibi okuyorum. türkçeleştirdim bi nevi. bundan sonra öyle kullanmaya çalışırım alışkanlık yapar belki.

scientist'in gta3'te kjah'ta da çalan scientist rids the world of the evil curse of the vampires diye süper bir albümü var. tüm şarkıları güzel, tavsiye ederim.

edit: hmm aslında güzel falan ama çok da enerjik sayılmaz şimdi düşündüm de:)

ya dinledim de , yavaş be bunlar dediğin gibi :D

regi değil sanki ama enerjik :)

www.youtube.com

hadi söyleyin ya

(bkz: audioslave)
(bkz: velvet revolver)
(bkz: 3 doors down) - 1997 bu
(bkz: arctic monkeys)
(bkz: black tide)
(bkz: the last shadow puppets)
(bkz: the white stripes) bu da 1997

kayıtlarından/soundlarından dolayı "yeni" sayılabileceklerini düşündüğüm ve önde gelen olarak nitelendirilebilecek grupları yazdım.

tam rock değil ama (bkz: black keys) var. bilmiyorum işe yarar mı.

sorunuz tam olarak anlaşılmamakla birlikte, gittiğiniz yol tiryakiliğe giden yoldur. bir noktadan sonra kafa filan da yapmayacak evet...

muratti piyasada ki en agir tutunu olan sigaralardandir. zaten

uzun süredir içiyorum ama dediğim gibi bişte bildiğin kafa yapıyor. yapmasın istiyorum. bende mi problem var? çevremdeki sigara içen insanlarda yok böyle bi problem.

ne güzel işte. daha ne istiyosun

o kafa olma durumu tiryakilerde ancak güzel bir yemek sonrası 2-3 dakika kadar hissedilebiliyor, bir zevkli de oluyor hiç sorma.

olm saçmalama genceciksin ne işin var sigarayla falan

@want2die ya aslında soruyu net sormamışım bu sigaranın kafa yapma durumunu garipsedim o yüzden şeyaptım. neyse böyle devam edeyim ben zaten yapacak bişey yok pek.

@xenophobe ya ergenlik filan işte alıştım bikere ama ailemin yanından taşınayım bırakırım heralde. bende sevmiyorum pek kokusunu filan.

İlk seneler çok normal olur. Hele ki burnundan falan duman çıkartmayı seviyorsan öfff diyorum leyla olursun.

14 sene içtim, 6-7 aydır temizim... oh beee dünya varmış diyorum. Eskisi gibi koşup coşabiliyorum :D

abi millet oruç tutuyo sırf senin dediğin olsun diye :) şaka bi yana sigarayı 80 90 sene öncesinin devlet adamları presidentleri gibi içmeye çalış böyle rahat ve sigara sanki bi aksesuarmış gibi, sakin sakin yavaş ve kısa nefesler :)

duzenli icmekten katin gunde 20 dal ise tuhaf bir durum, ancak tiryakisin.
gunde 1 falansa tamamen normal zaten.

@kurukafa o kadar değil de 2 günde 1,5 paket bitiyo işte. o yüzden oluyo olabilir daha fazla içmeye başlıyım :). şaka bi yana cidden düşününce iyiymiş bu durum. kucalamayayım.

lmgtfy.com

@ i ve been mistreated

ahahaha

sınav stres dönemi. biri özet geçer diye ummuştum.

hesabıma bir 30 lira falan gönderebilirseniz bir şeyler yapabilirim sanırım. beleşe yapmak için uğraşılacak kadar kısa bir video değil

@i ve been mistreated gönüllü arkadaşlara ihtiyacımız var. ilginiz için teşekkürler.

Kaç dakika video. Yardımcı olabilirim ücretsiz olarak...

@cnky 4 dakika

Video'nun aşağıdaki kısmında "CC" şeklinde "captions" özellği var. Onu açıp oradaki İngilizce yazıları Google Translate aracılığı ile Türkçe'ye çevirebilirsin. Zira rahip tam bir moron olduğundan son derece basit bir İngilizce kullanıyor; sunucu da morona derdini anlatabilmek için o seviyede dille cevap veriyor. Kolay gelsin...

sevgili kardeşim inanmak insanın tamamen kendiyle alakalı. şimdi sen durup duruken "bak göremiyorum o zaman allah yok galiba yaa" dersen buna zamanla da kendini inandırabilirsin. bunun ıspatı da olmaz zaten. küçüklüğünü hatırla o zaman düşünmüyordun böyle şeyler daha mı mutsuzdun. yani tanrının varlığını reddetmek senin açından sana daha güzel bir dünya mı verecek. tanrının varlığını ya da ytokluğunu sorgulamak gerçekten normal bir durum değildir. inanan insanlar da bunu düşünüp durmaz. mesela bir hristiyan dini düşünüp durmaz müslüman da böyle. asıl sorun bunu sorgulayacak duruma gelmektir. sana naçizane tavsiyem allahın varlığını sorgulama, düşünme. hayatına devam et. ara sıra zorda kalırsan dua et. o duyar seni. buna inan.
sevgilerle...

edit: tanrının varlığını sorgulayıp durmak anormal bir durumdur dedim. evet bu böyledir. mesela hayatla sorunlu,hiçbir zaman kendiyle barışamamış, nietzsche var. bu adamı öyle büyütüyorlar ki anlayamıyorum. neredeyse peygamber ilan edecekler adamı. bu adam gerçekten dedi. bu tarz şeyleri tanrıyı,kadınları falan sorgulaya sorgulaya kafayı çizmiş adam. hiç gerek yok böyle şeylere.bak aşağıdaki filmi izle. ne dediğimi anlayacaksın.

(bkz: when nietzsche wept)

hiç kimse anne karnından herhangi bir dinin inananı olarak doğmuyor, dünyadaki tek tanrı da allah değil zaten. sen ailen müslüman olduğu için müslümansın. her din kendine göre bir tapacak varlık bulmuş. sen kendini özgürleştirebilirsen ne mutlu, çok istersen adam gibi oturur düşünür okur sonra bir din seçersin kendine, istemezsen de dinsiz yaşa, sana kalmış.

not: umarım yarın "yeaa abiler ablalar sakız çiğnersek oruç bozulurmu hıı sakız çiğnedim bilmeden napıcam şimdi günaha çok girmişmiyimdir?????????" sorusuyla gelmezsin.

ateist olma kararının seni eskisinden daha huzurlu yapacağına inanmıyorum.

yerine eger kendi inanclarini koyabileceksen olsun... ama yavas yavas ateist olunmaz b
once deist sonra ateist olursan tamam derim
kuran incil tevrat ve turevlerini okuyup ufledin mi?
bence hemen vazgecme inanclarinadn
//inanmiyorum//

bir anda ateist olunmaz diye birşey var mı? deist olan birinin bence dindar'dan farkı yok. dinlere inanmayan birinin o dinlerin yarattığı tanrıya inanması bana komik geliyor. tevrat, incil, kuran'ı hepsini yalayıp yutmana gerek yok. hepsi birbirinin kopyası gibi. hepsinde allah, cennet, cehennem figürü aynı. ve hepsi mısırlılardan geliyor.

ufkunu açması için

(bkz: zeitgeist )

ben bir yaradanın olmadığını düşünüyorum allaha birçok kez yalvardım bana bir işaret gönder sana inanacağım diye çoğu kes dua ettim bence hiç saçma değil öyle bir yaratan varsa bir işaret en azından beni korkutmak gönderilecek bir şey onun için hiç zor olmamalı . ayrıca 4-5 yaşında çocukların ölmesi işkence çekmesi cinayetler falan çok fazla sebep var inanmamak için ama şöyle bir söz de var; eğer tanrı yok ama ben inanıyorsam hiç birşey kaybetmem ama tanrı var ve ben inanmamışsam çok şey kaybederim.

''İnanmamak senin için daha iyi olmayacak'', ''hayatına bir katkı sağlamayacak'' diyerek bu konuyu düşünmemen gerektiğini önerenleri önce bi' ciddiye alma. Superman'e de inanabilsek eğer, zor durumda yardıma koşacağına inanıp rahatlayabiliriz, ama koşmaz. Boşa inançtır.

Bu noktada, bir tanrıya inanmak/inanmamak için iyi-kötü yahut yarar-zarar mantığıyla yaklaşmak saçmalığın daniskası olur. Tek bir gerçek vardır bu konuda ve bu ne etkisi olursa olsun gerçektir. Kendi açımdan buradaki 'gerçek' herhangi bir tanrısal güç yahut doğaüstü dalgaların olmadığı yönünde. Burada ayrı düşünebilirsin ama bunu yarar-zarar mantığıyla düşünemezsin.

Ateist olmak doğuştan gelen bir durum olmadığı sürece nasıl bir yol ile ulaşılırsa ulaşılsın başlarda zordur. İster araştırıp olmadığına ''emin'' olarak ateist olursun, istersen sadece artık inanmadığını fark edip ateist olursun yine de başlarda bir zorluk hissedilir. Bir gün başın sıkıştığında ''Allahım yardım et'' demek aklına bile gelmeyip, o zor durumu kendi çabanla aşmayı düşünürsen ilk anda, o gün özgür olacaksın. Emin ol, ondan sonrası en güzeli.

Zaten inanılabilecek gibi şeyler değil bunlar. Hatta çok komik bile.

''insanlar inanmak istediklerine inanırlar'' diye güzel bir söz duymuştum ben. o yüzden kimse seni dindar ya da ateist yapamaz. ama ben gene de şunu diyeyim: ne kadar zeki olsak da nerden geldiğimiz belli değil, nereye gideceğimiz de belli değil bu yüzden işin içinde sinsi bir oyun var gibime geliyor.

@sndzr var bi ibnelik deiyorsun bir de matrix olmasın robotlar falan.

bak dostum altın kural yaz google da arat bu kuralın nerelerde kullanıldığını düşün ve bu kurallara uygun bir çöp adam yap sonra bi büyüğünü yap sonrada şekillendirmeye çalış atıyorum notre damın kamburu tarzında bi çizim yap :D benzetsen şaşarım sonra düşün senin yaratabildiklerin yada evrende yaşayanların yaratabildikleri ne kadar sınırlı sonra kendini düşün ve eksik hissettiğin bir yanını yada ne bileyim duygularında olan eksikliği tamamlaması için aynaya bakarak kendine yalvar Olgu neyi gösterecek bakalım yapabilecek gibi pis pis aynaya sırıtabilecekmisin yoksa bi boşluğa düşüp saygı ile bir manevi duyguya sahip olduğunu hissedecekmisin :)))

"sevgili kardeşim" ile söze başlayan, laflarının arasında "ataistler allahı görmedikleri için inanmıyolar" geçen adamlardan uzak dur. harun yahyacı oluyorlar çoğu zaman.
kural bir.

(git: 148994)

O kadar da belli etmek istemiyorlar "ne için kullanıldığını".

mavi, genelde hijyen çağrıştıran bir renktir bilinç altında.. o yüzden çok sayıda mavi yiyecek yoktur, çünkü hijyen ürünlerini çağrıştıran bir şeyi yemek istemez insanlar.. hatta mavi tabak kullanmak iştahı kapatacağından, aşırı kilo problemi olanlara böyle bir yöntem de tavsiye edilir zaman zaman..

tiksinmememiz için olabilir. dediğin gibi olduğunu düşün, yemek yerken misal rast geldiğini, yaptığı çağrışımları.

kadinlarin ici kan agliyor izleyenlerinde aglamasin diye

gerçekten de her boku merak edip araştıran ben bile ergenliğin sonlarına kadar pedlerin ne için kullanıldığına hiç kafa yorma ihtiyacı hissetmemiştim. reklamlarda o kadar üstü kapalı bahsediyorlar ki durumdan, sadece kadınları değil erkekleri de oynatsalar o reklamlarda yine garip kaçan bir şey olmaz, sattıkları ürünün kullanım yerinin ne olduğu doğru düzgün belli değil çünkü :)

@i ve been mistreated : hitap ettigi kesim anlayabiliyor :)

hocam o zaman bebek bezi reklamlarında afedersin bok rengi de kullansınlar şöyle katı bir madde falan...

tiksinme ile ilgili aslen.
örneğin gıda reklamlarında kaşığa tepeleme doldurulan yemek ağıza atılır ve ağızdan çıkarken bir de bakarız ki pırıl pırıl bir kaşık. yani bu konuda özellikle dikkat edilir. sadece browni bunun tersini yapıyor. ama o da fıstık gibi bir kızı kullanarak tabi. olsade yesek dedirtmiyor değil.

duyuru icin okuyucu hesabi almak sozlukten nasil istir?

eksiduyuru.com a girip yeni bir duyuru kullanici hesabi almaniz yeterli olmuyor mu sozlukteki nickinizle yazmamak icin?

ben mi yanlis anladim acaba.

ı-ıh burda fake sıkıntısı yok. bokunu çıkarmadığın sürece dilediğin gibi takıl. sub etha'nın da sedat abeyinle pek bir alakası yok zaten.

hocam zayıfım bu konuda. oluyor mu öyle? dur deniyim teşekkür ederim saolasın:)

atılganlık, reddedilmenin dünyanın sonu olmadığına kendilerine ikna etmiş olmaları, yabancı kızların rahatlığı ve türk kızlarının onlara farklı gelmesi.(türk kızlarına da yabancı erkekler çekici gelir mesela)

illa apaçi kanı değil de medeni cesaret ve dil gerekli ilk olarak.

esmer ten onlari cekiyor bu bir

dil bilmemen daha iyi, bilsen bile bildigini belli etmeyeceksin ki seni saf sansinlar bu iki

am got meme bu uc

3 aydır her gün gördüğümü söyleyeyim: köküne kadar yavşak, kendine güven konusunda hiçbir sıkıntı yaşamayan, reddedilmekten de hiçbir zaman korkmayan biri olmak lazım. bu üçünü evde birleştirin bakın ne güzel oluyo...

ha ben yapabiliyor muyum, ı-ıh :)

geçen sene yine didimden yaşadığım bi olayı anlatayım artık apaçilik mi olur ne olur bilemedim. ilk gün plaja gidilir 4 tane ingiliz hatun plajda güneşlenmektedir kendi halinde yanlarından bir tip geçer 2 tur atar tekrar gelir çot diye oturur ne selam ne bişey. artık ingilizce biliyormu bilmiyormu nası anlaştılar orasını bilemiycem. 2. gün kızlar aynı yere geldi. aynı eleman 10 dakika sonra damladı. son gördüğümde kızlardan biri kucağında yatıyodu sonra yiyişmeye başladılar. tüm bunlar 2 gün içerisinde gerçekleşti artık kalan günlerde olanları siz düşünün.

nasıl singapur'a, tayland a gidince 2 gün gelmişim bi karı ile yatiym de gidiym diyorsan.
İngiliz kız da 1 hafta gelmişim, 1 türk herifle yatiym de gidiym diyor olabilir.

kızlar için geçici bir heves, herif için cinsel tatmin, alan memnun, satan memnun.

özellikle didim için: benim gözüm olmamasına rağmen yanımda oturan gallerli bağyan sohbet etmek isteyince ne bileyim ne konuşulur barda tanımadığın karıyla, gallerdeki o sırada yapılan seçimleri konuşmaya kalktım. yarım dakika içinde fıydı. yarım saat içinde pistte bir apaçinin kollarındaydı. sanırım "oh, the current election is a quite interesting sign for the re-emergence of welsh culture" yerine, "oooo wales, all girls of wales are beautiful like you?" tarzı konuşmalar bu ablaların aradığı şeyler.

yine didim'de bir defa iki sarhoş ingiliz kız yolda yürüyecek bile durumda değilken insanlık yapalım dedik, zar zor otellerine götürdük, hadi eyvallah deyip giderken kokain bulacak yer sordu mal değnekleri. yandaki arkadaş emniyetten olunca biraz konuyu deştik ve herkesin ot pıt aleminde olduğunu öğrendik.

diğer arkadaşların dedikleri de kesinlikle doğru, hayvani özgüven ve yavşaklık gerekiyor. bizim gibi muhallebi çocukları bunları yapamaz.

okuduğunu anlamayan, pekmez beyinli, formatı götünden anlamış ve ortalama türk insanı olma görevini yerine getirmek için doğmuş insanlar işte. çoğu yeni yazar falan aslında da, bence troll başlıklarına ayar yazmak çaylaklık, hatta uçurulma sebebi olmalı. sözlükte iğrendiğim tek şey bu beyinsiz geri zekalı sürüsü. sözlüğün amına troller değil asıl bu sik beyinli mallar koydu.

edit: evet sinirliyim.

kahve adamları onlar. kahvede oturan dayıyı düşün. onunla aynı refleksi veriyorlar işte. yani ben gözümde hep öyle canlandırıyorum.

o değil de troll hadisesinden de, trolleri ciddiye alanlardan da ayrı ayrı tiksindim. bi bitmedi şu furya.

sensitive

sensitive? bu da duyarlı gibi oldu ama hassas ciltler icin ornegin sensitive skins deniyor. ne anlamda aradigina bagli biraz da.

sensitive olmalı

evet sensitive ya nası aklıma gelmedi

delicate?

thefreedictionary

bir kiz olsaydim,
fatih-ümraniye-sultangazi-bağcılar özellikle bunlari asla secmezdim zorunlu olmadikca.

ama tabi bunlar ilceler..
fatih'e bagli bisuru yer var. şehreminisi, çapasi, findikzadesi, osu busu.. daha detayli olmali.

işyeri/okul bilgileri lazim ki, nereler daha mantikli soylenebilsin. (fiyat-yol-sosyallik-cevre babinda)

zira, kartal nereee, avcilar nereee..


ayrica bu ilcelerin yarisi asya yakasinda, yarisi avrupa yakasinda.
hatta ayni yakada olan bazilari bile, birbirlerine farkli sehirlermiscesine uzak.

yani oyle genis bir soru sormussun ki, kitap yazilir bu ilceler/sevgili yasantisi/maddi olanaklar ve evler konusunda.

ha deli gibi param var, para sıkıntısı yok derseniz,
beykoz arnavutköy kadikoy etiler bebek vs. neden olmasin.

az paraya daha cok odali evler kiraliyim ama depremde kafama yikilsa da sorun degil diyorsaniz sizi avcilar beylikduzu falan civarlarina alalim.

duyuruda tematik çalışan birine de ilk defa denk geliyorum :)

istanbul iyidir güzeldir hoştur ama parası olana. istanbul'da paran yoksa hiçbir şeysin. trafik kalabalık uçuk kiralardfdg klişe timi beni gelip götürmeden başka konulara atlayayım.

o yazdığın ilçelerden en yaşanılabilir ve merkezi olanları sayayım:

beşiktaş, şişli, fatih, üsküdar, kadıköy. bu semtlerde veya yakınlarında yaşarsan rahat edersin. evler pahalıdır. düzgün ve yeni yapılmış evler daha da pahalıdır. ancak fatih ve üsküdar nispeten daha ucuzdur. sevgilinle yaşayacaksan da kendin yaşayacaksan da eğer komşuların tarikat işletmecisi değilse ve ev sahibine kiraları geciktirmeden ödüyorsan problemle karşılaşmazsın.

mükemmeldir.

kadıköy (sahil yolu, bağdat caddesi ve minibüs caddesi civarları) dersen çok rahattır. sadece oturduğun apartmandaki yaşlılardan tçık tçık şeklinde bir tepki alırsın onun dışında da hiç bir sorun yaşamazsın. ama ev/apart durumları dersen kiralara para yetiştirmek gerçekten zordur. bir tanesi 6 m2 olmak üzere (odaya sadece yatak sığıyordu) 2 oda bir salon ev için 1000 tl isteyecek insanlar var. aylık 1000 tl kirayı göze alırsan istanbul yanlız/sevgilisiyle yaşayan bir kız için yaşanır bir yer. ama kira çok dersen izmiri öneririm.

KARTAL
BAKIRKÖY
ŞİŞLİ
KADIKÖY
PENDİK
SARIYER
ÜSKÜDAR
ATAŞEHİR
ARNAVUTKÖY
BEYKOZ

ben bunlari sectim
ama tabii kriterleriniz neler? bence cok ucuk ilceler yazmissiniz istanbulun bir ucundan diger ucuna
arastirma degil de anket falan mi yapiyorsunu

ilçe olan arnavutköy'ün boğazdaki semt olan arnavutköy'le alakası yok.

tek başına veya sevgiliyle yaşayacak bi kadın için maltepe/kartal/tuzla/sultanbeyli/ümraniye (haşa!) olmasın. sevgilisiyle yaşayan erkeğe bile kötü gözle bakarlar. ayrıca bu ilçelerde kısa etek giyse hiç bacak görmemiş öküzlerle karşılaşır.

esenler her türlü berbat zaten.
gaziosmanpaşa'ya hiç gitmedim. sürekli olay vardır oralarda. yakınlarından geçmeyi bile düşünmem.

Gaziosmanpaşa'ya sakın gelmesin.

+ koyduklarım more modern. - koyduklarıma bulaşma bile.

KARTAL
-ZEYTİNBURNU
+BAKIRKÖY
+ŞİŞLİ
+ KADIKÖY
-FATİH
+ BAHÇELİEVLER
-ESENLER
TUZLA
KAĞITHANE
+PENDİK
AVCILAR
-SULTANBEYLİ
-BAĞCILAR
SARIYER
-ÜSKÜDAR
SİLİVRİ
-ÜMRANİYE
-GAZİOSMANPAŞA
-EYÜP
KÜÇÜKÇEKMECE
+ ATAŞEHİR
-SULTANGAZİ
+ ARNAVUTKÖY (ortaköydeki. bi de dağbaşına bi arnavutköy var, faciadır)
BEYKOZ (güzel semt ama tutucu)

ilaveten nokta atışları (kiralar biraz daha pahalıdır):
cihangir, kuledibi, moda, mühürdar, tarabya, istinye, ortaköy, salacak, kuzguncuk, bağdat caddesi tüm hattı, kadıköy maltepe arası tüm sahil şeridi, bostancı, küçükyalı, idealtepe, florya, yeşilköy, fulya, yeniköy, levent, bebek, etiler...

yazligim burhaniye'ye bagli bir site.

bildiklerimi soylemek gerekirse,

burhaniye halki cok iyidir. ama sıkılırsınız orda bir zaman sonra.
edremit de keza oyle.
erdek cok guzeldir hem insani hem cevresi ile.
susurluk ayrani ve tostu olsa da gotursek su an.

balikesir ve cevresinde yasamanin en guzel yani ne olurdu sorusuna cevap heralde yazlik beldelere kacma şansinin fazlaligi derdim.

(ayvalik, akcay, edremit, sarimsakli, artur, vs. vs..)

ama yasamak ister misin tum sene dersen?
hayir.. en azindan genc yaslarda hayir.

dursunbey bildiğin köy. gitme, on dakikaya pişman olursun. sevgiliyle falan hele, aman aman...

en iyisi bandırmadır.

bandırmada da Paşabayır civarında kalsın yada Livatya. (Levent olmasında)

Antalya'da bir yeri tek geçerim.. Fener Mah. süper bir yerdir.. Falezler, alışveriş merkezleri,barlar kısacası ne ararsan vardır.. saydığın yerlerin dışında bir yer .. ama kesinlikle düşünmelisin..

yazları çok sıcak, gevur şeysi gibi. şu anda bu cevabı kemer'den yazıyorum, saat 04.49 ve hava sıcaklığı 29 santigrat. gece de gündüz de klimasız bir ortamda oturmak imkansıza yakın.

antalya şehir merkezine ise iki kere gittim. istanbulda uzun süredir yaşayan biri olarak pek kesmedi beni, yapay, ruhsuz bir hali var neredeyse tüm anadolu şehirleri gibi. belki de ben az dolaştım bilemiorum ama yerleşmeyi düşünmem açıkçası. ama daha küçük bir yerden geliyorsan gez dolaş beğenirsin belki.

Antalya yaşanabilecek şehirdir. Antalya'ya ruhsuz ve huzursuz denmesi haksızlıktır. Şehir merkezi Eğlence ve kültürel bakımından biraz sıkıntı çekiyor ancak yeni açılacak üniversitelerle bu sorun düzelecektir sanırım. Belediyenin de yoğun çabası var zaten. Kiralar uçuk değildir. Hayat sanıldığının aksine çok pahalı değildir. Konyaaltı orta direk birinin yaşayabileceği en güzel semtlerdendir. tek başına/sevgiliyle yaşanabilecek sayılı şehirlerdendir antalya.

öğretmensin sanırım :) ben mardin'den öğrenim özrüyle antalya'ya geldim şubatta. antalya'yı hiç bilmeden hatta. konyaaltı ve kepez merkez belediyeler. ben kepezdeyim fakat puanın yüksekse en başa konyaaltı'nı yaz. sahildir ve oldukça gelişmiştir, konyaaltında olmak isterdim. kaş antalya merkeze 4 saat uzaklıkta tatil beldesi.fethiye tarafına daha yakın, çok güzel bir yer ancak kışın sıkılabilme ihtimalin var. korkuteli merkeze 1 saat kadar uzaklıkta ormanlık serin bir yer. deniz kıyısı değil, biraz tutucu olabilir. manavgat da bir saat kadar uzaklıkta alanya yolunda. doğal güzellikleri var. diğer ilçelere göre gelişmiş olduğunu zannediyorum. kumluca sahil kasabası, sera merkezi, sıkılabilirsin. akseki bence sakın yazma, doğu şartlarını bulabilirsin orda. demre'yi bilmiyorum.

bol şans.

ilçeleri değil ama merkez (konyaaltı/muratpaşa/lara) her türlü yaşanacak yerdir. birçok tek başına/sevgilisiyle mutlu mesut yaşayan kadın da mevcut.

10 ay öncesine kadar tam 10 yıl Antalya'da yaşadım. Turizm sektörü sebebiyle hareket eksik olmaz, iş alanı geniştir , hele bir de yabancı diliniz varsa. Çeşit çeşit insan vardır. dedeman, lara, kırcami, özgürlük bulvarı, aspendos bulvarı, fener civarında iyi bir araştırmayla ucuz ve temiz bir ev bulabilirsiniz. ben dedeman civarında yaşadım. karışan eden olmaz. bahar ve sonbaharda missssler gibi raftinge gidersiniz (sular yüksek olur, çılgındır hele bir de tanıdığınız bir rafting rehberi olursa, yazın ortasında gitmeyin saf turistler gibi). kaçamak yapabileceğiniz yerler çok yakındır, haftasonu side, incekum , 2 farklı plajda denizinize girer eve dönersiniz.olimposu,kaşı dibinizdedir. benim evime yakın , dedemanın yanından denize giriliyordu, sabah işe denizden sonra gidiyordum misal. sagalassos'a tırmanırsınız, aspendos'ta gösteri izlersiniz. toplu ulaşım nedir ben izmir'e gelince algıladım, meğer antalya'da toplu ulaşım yokmuş. şehir denmekle birlikte birkaç yıl yaşadıktan sonra kasabadan hallice olduğunu anlarsınız. benim tek sıkıntısını çektiğim konu, sosyal-kültürel etkinliklerin eksikliği idi. evet uluslararası opera ve bale festivali var, evet antalya altın portakal var, ama misal tam 3 yıl bekledim tango kursu açılsın diye, bir kaç numune ve kısıtlı yer dışında sahaf v.b. bulamazsınız gibi gibi. şimdi nedir ne değildir,1 yıl içinde değişmiş midir bilemiyorum, ama ben izmir'e taşındım ve burda çok mutluyum. diğer sorunuzla ilişkilendirirsek, karşıyaka bahriye üçok'ta oturuyorum, keyfim yerinde, istediğim saatte evime girip çıkıyorum, karışanım edenim yok,(hoş cüret edeni pişman ederim o da ayrı),erkek arkadaşım istediği gibi gelip gidiyor. ikisi arasında seçim yap derseniz izmir derim naçizane. burda beni hayal kırıklığına uğratan tek konu iş imkanları ve maaşlar oldu, antalyaya göre daha düşük ama ona göre de koşulları var. örneğin ben antalya'da hiç haftasonu tatil olan bir işte çalışamamıştım yıllardır, tersine otelciydim, aylarca izinsiz çalışırdım.

Antalya'da büyüdüm. Şu an da Antalya'da tatildeyim.

Diyebilirim ki Antalya'nın heryerinde çok rahat bir yaşam geçirebilirsiniz. Bir kadının tek başına yaşamasını geçtim; özellikle sahil şeridinde ve yaz aylarında bir kadın gece tek başına dolaşabilir. Ayrıca yine sevgiliyle yaşamak çoğu yerde çok sorun edilmez, tabi ülke standardını unutmamak lazım, yani kimi mahallelerde size musallat olan bir komşu bunlar nikahız yaşıyor gibi dedikodular yayabilir. Bunun ayırdına şöyle varabilirsiniz, Antalya'da denize ne kadar yaklaşırsanız yaşam standardı, rahatlık o kadar artar.


Kepez şehrin kuzeyinde kalan bir merkez ilçe. İlçeye dönüştürüldükten sonra nereleri kapsadığını bilemiyorum, ama bazı varoş mahalleleri de kapsıyor, yani muhitine bağlı olarka pek tercih edilesi olmayabilir.

Korkuteli'nin yanık dondurması meşhur, onun dışında pek bi özelliği yok. Yine şehrin kuzeyine doğru kalan bir ilçe. Biz Antalya'da kavrulurken orası biraz daha serin olabiliyor. Hatta yaylaları buz gibi oluyor. Ama sıkıcı bir yer. Sıradan bir orta-anadolu ilçesinden pek farkı yok.

Kaş, küçük ama oldukça şirin bir yer. İnsanların çoğu hala yerli ve yardımsever. İki teyzem bir yıla yakın yaşadılar, rahat ev buldular. Herhangi bir sorunla karşılaşmadılar. Biraz sakin olması dışında oldukça memnunlardı. Şehre oldukça uzak ve Antalya-Kaş yolu biraz kötü bir yol.

Kumluca'ya birkaç kez gittim baya sıkıcı bir yer, bir esprisini de görmedim.

Akseki'de çok küçük bir çocukken bir süre kaldım, pek hatırlamıyorum. Sonrasında birkaç kez gittim ama baya sıkıcı bir yer, yapacak pek birşey yok.

Manavgat diğer ilçelere göre oldukça gelişmiş bir yer. Çok fazla turist geliyor. Manavgat çayı ilçenin kalbi gibi birşey.

Ben size tüm bu seçeneler içinden Konyaaltı'nı tavsiye ederim. Güzel rahat huzurlu bir hayatınız olur. Trafik, koşturmaca gibi sıkıntılarınız olmaz. Hayatınızda istediğiniz anda hareket olur, yapacak çok şey, gidilecek çok yer var. Bir de dediğim gibi denize ne kadar yakın o kadar iyi. Ayrıca canınız sıkıldığında ya da sabah serinde uyandığızda beş dakikaya denize gidebilmenin nasıl büyük bir nimet olduğunu anlarsınız.

Son olarak Antalya cehennem kadar sıcak bi yer. Ama şöyle birşey var. Eğer temmuz, ağustos gibi şehre gelirseniz gerçekten canınızdan beziyorsunuz ama baharı antalya'da geçirirseniz vücut biraz alışıyo duruma.

antalya il merkezinde sahile yaklaştıkça seviye artar.
kentin yaşam standartları güzeldir ama yazın iklim olarak 40 dereceleri göze alman gerekir.
kaş süperdir. kışın sıkıcı geçer.
kepez, korkuteli, akseki ve manavgatı önermem.
konyaaltı şeridi süperdir.

gayet güzel bence.

isterink.

Bunun için sub-etha bile talep edersin :)

hoş tatlı şeker

Tamam nan. Başlıyorum prototipine. : P

harika olur

ben de "boyu boyuna huyu huyuna" yazayım madem.
koyalım sub-etha'ya, millet kısmetini bulsun.

süper!

o değil de last.fm api belirli sayıda request'e izin veriyor. ben özel istek gönderdim yılların subscriber'ı olarak. bakalım ne diyecekler. aksi takdirde. yedeklemede olduğu gibi bir kuyruk olabilir. : )

auth olunca request limit yukseliyor olabilir (hatirlamiyorum simdi) bir bak istersen :)

aklimdayken buraya da yazayim.
www.eksisozluk.com